Son yıllarda teknolojik gelişmeler gibi pek çok faktörlere bağlı olarak fiziksel aktivitenin azalması çocukluk çağı ve ergenlik döneminde skolyoz, postürün bozulması, esnekliğin kas kuvvetinin yetersiz olması ve obezite önemli bir sağlık problemi haline gelmiştir. Çocuklarda gelişimini etkileyen 2 faktör vardır. Bunlardan biri kalıtsal faktörler, diğeri çevresel faktörlerdir.
Günümüz çağında gelişen teknoloji ve değişen beslenme alışkanlıkları çocukların fiziksel aktivitelerini ve gelişmelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Aşırı kilolu ve hareketsiz çocuklarda kardiyovasküler problemler, hipertansiyon, diyabet, astım gibi rahatsızlıklar sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle çocukluktan itibaren egzersiz alışkanlıklarının kazandırılması ve yetişkin dönemde de devam etmesi önemlidir. Spor aktivitelerinin yanında oyunlar ve gün içinde yapılan aktiviteler de fiziksel aktivite olarak değerlendirilir.
Ergenlik dönemi kişinin fizyolojik ve anatomik değişikliklerinin maksimum olduğu dönemdir. Bu değişikliklerle birlikte kasların kuvvet ve esnekliğindeki dengesizlikle birlikte vücudun aşırı kullanımı sonucu vücut yaralanmalarına ve postür değişikliklerine maruz kalır. Aşırı yüklenmeler vücuttaki büyüme plakları henüz kapanmadığından dolayı büyümeyi olumsuz etkiler. Bu nedenle verilen egzersiz programında dikkatli olunması gerekmektedir.
Ağırlık sporlarından çok, vücut ağırlığı kullanılarak yapılan sporlar ve egzersizler tavsiye edilmektedir. Büyüme çağında çocuklar spora yönlendirilirse kendi istediği spor dalları gözönünde bulundurularak yüzme, voleybol, tenis, yürüyüş, yavaş tempolu koşu, jimnastik gibi sporlara öncelik verilebilir.
Egzersiz ve spor psikolojik olarak insanlara kendini daha iyi hissettirme ve depresyon belirtilerinin azalmasını sağlar. İlerleyen dönemde kronik hastalıklara yakalanma riskini, obezite riskini azaltıp kemik-mineral yoğunluğunu arttırarak ileri yaşlardaki osteoporoz riskini azaltır.
Obeziteyi önlemek için en etkili yöntem yeterli ve dengeli beslenme ile yapılan egzersizdir.
Ergenlik Dönemi ve Beslenme;
Yukarda da tekrarladığımız gibi ergenlik dönemi; insanda büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemdir. Bu dönemde ergenler sadece fiziksel olarak değil bilişsel yönde de gelişmektedirler. Kimlik arayışı, dış görünüşe fazla önem verme, bağımsızlığa olan ilgi artmadtadır.
Beslenmede ise öğün atlama, dengeli beslenmeme, daha çok ayak üstü beslenme özellikleri görülmektedir.
Oysa yeterli ve dengeli beslenme; vücudun büyümesi, dokuların yenilenmesi, kemik gelişimi, hastalıklara karşı vücut direncinin artmasında en önemli etkendir. Okul performansında artış, bilişsel yetenekler için de yeterli ve dengeli beslenilmelidir.
Yeterli ve dengeli beslenmek, besin çeşitliliğini artırmak için her öğünde farklı besin gruplarından tüketilmelidir. Özellikle meyve, sebze ve protein içeren besinler her gün tüketilmeli, besin değeri düşük ve enerji değeri yüksek yiyecek ve içeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bu gruplardan süt ve ürünleri büyüyen çocuklar ve adolesanlar için kalsiyum ve proteinin önemli bir kaynağıdır. Adölesan (ergen) kızlar arasında süt ve ürünlerinin alımındaki azalma önemli bir sorundur. Günlük su tüketimi en az 8-10 bardak olmalıdır.
Ergenlik Dönemi En Sık Görülen Beslenme Sorunları
D Vitamini Eksikliği; Büyümenin hızlı olduğu çocukluk döneminde kemik yapımı çok hızlıdır ve kalsiyum gereksinmesi artar. Bu dönemde kalsiyum gereksinmesinin karşılanması ve yeterli miktarlarda kalsiyum alımı önemlidir. Güneş ışınlarıyla deride ve böbreklerde sentezlenen D vitamini çocukluk döneminde kalsiyum ve fosfor metabolizmasıyla birlikte kemik sağlığında önemli rol oynar. Besinlerle gereksinimin karşılanması mümkün değildir. D vitamininin deride oluşabilmesi için güneş ışınlarının dik gelmediği zaman diliminde günlük 15-20 dakika güneşlenmek önerilir.
Anemi; Demir yetersizliği anemisinin sıklıkla görüldüğü risk gruplarından biri çocuk ve adölesanlardır. Bunun en önemli nedenleri; yetersiz besin alımı, azalmış gastrointestinal demir emilimi ile erkeklerde kas dokusu yapımı, kan hacmi artışı ve kızlarda menstruasyonla olan kayıplardır. beslenmede vücut tarafından kolaylıkla emilen ''hem demir'' içeren besinler (kırmızı et) tercih edilmelidir. Demir emilimini artırmak için ''hem olmayan demir'' kaynakları (kümes hayvanları, yumurta, kuru meyveler, kurubaklagiller, pekmez, tam tahıl ve zenginleştirilmiş tahıl ürünleri), C vitamininden zengin besinler (taze meyve ve sebzeler) ile tüketilmelidir.
İyot Yetersizliği; Türkiye’de iyot yetersizliği her bölgede endemik bir sorundur. İyot yetersizliği diyetle yetersiz alıma bağlı olarak gelişir. Yetersizliğe bağlı olarak çocuklarda; guatr, juvenil hipotroidizm, mental fonksiyonların bozulması ve fiziksel gelişmedeki yavaşlama ve kretenizm yaygın olarak görülür. Ayrıca iyot yetersizliği düşük IQ puanlarıyla da ilişkilendirilmiş olup IQ puanında 13.5 puan düşüklüğe neden olabilir. Ailelerin tuz tüketimlerini azaltmaları ancak kullandıkların tuzun ise iyotlu tuz olması konusunda eğitimleri sağlanmalıdır.
Şişmanlık; Dengesiz beslenmeye bağlı gelişen şişmanlık; büyüme geriliğine, azalmış fiziksel gelişime, ileri yaşlarda beslenmeye bağlı kronik hastalıkların görülme riskinde artışa neden olur. Çocuk ve adölesanlarda (ergenlerde) şişmanlığın önlenmesinde, yeterli ve dengeli beslenme uygulamaları yanında fiziksel aktivite yapmaları desteklenmelidir. Bu dönemde her gün en az 60 dakika orta şiddetten daha yüksek şiddetli aktivitelere doğru giden fiziksel aktiviteler tercih edilmelidir. Televizyon, tablet veya bilgisayar başında geçirilen süre günlük 2 saat ile sınırlandırılmalıdır.